yıldız tarihi 2015.04.10


''-Vanya: Çocuğum bilsen nasıl güç geliyor hayat. Ah! Bilsen nasıl güç geliyor. 

-Sonya: Ne yapabiliriz? Yaşamak gerek! Yaşayacağız Vanya Dayı. Çok uzun günler, boğucu akşamlar geçireceğiz. Alın yazımızın bütün sınavlarına sabırla katlanacağız. Bugün de, yaşlılığımızda da, dinlenmek bilmeden, başkaları için çalışıp didineceğiz. Ecel saati gelip çatınca da uysalca öleceğiz ve orada, mezarın ötesinde, çok acı çektik, gözyaşı döktük, çok acı şeyler yaşadık diyeceğiz... Ve tanrı acıyacak bize ve biz seninle, canım dayıcığım, parlak, güzel, sevimli bir hayata kavuşacağız ve buradaki mutsuzluklarımıza sevecenlikle, hoşgörüyle gülümseyeceğiz ve dinleneceğiz... İnanıyorum buna dayıcığım, bütün kalbimle, tutkuyla inanıyorum.. Dinleneceğiz! Dinleneceğiz! Melekleri dinleyeceğiz, elmaslar gibi yıldızlarla kaplı gökleri göreceğiz. Dünyanın tüm kötülüklerinin, tüm acılarımızın, dünyayı baştan başa kaplayacak olan merhametin önünde silinip gittiğini göreceğiz ve hayatımız bir okşayış gibi dingin, yumuşak, tatlı olacak. İnanıyorum, inanıyorum buna. Zavallı, zavallı Vanya Dayı, ağlıyorsun... Hayatında mutluluğu tadamadın, ama bekle Vanya Dayı, bekle... Dinleneceğiz. Dinleneceğiz! Dinleneceğiz!''
Anton Pavloviç Çehov
Vanya Dayı

Vanya Dayı birçok duygu geçişinin olduğu oldukça etkileyici bir oyun, özellikle yukarıda yazdığım son sahnesi. Levent Çelmen oyun boyu oldukça iyiydi zaten ama ağlamaklı sesiyle ''bilsen nasıl güç geliyor'' dediği anda tiyatro küçülüverdi sanki birden. 
Oyunun sanırım en etkileyici, öhöm, yanı ise Durukan Ordu idi. Bu adamın öyle güzel bir sesi ve duruşu var ki sahnenin kenarında otursa bile dikkati dağılıyor insanın, aslında başrol oynamadığı oyunlar için biraz da tehlikeli bu durum. Belki de Quills'de Marquis de Sade rolünün etkisinden çıkamadığımdandır.
Neyse kötü başlayan günün London Pub'da muhabbet ve oyundan sonra oldukça iyi bitmesi diyebiliriz.